SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ZEKAT BAHSİ

<< 1016 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

66- (1016) حدثنا عون بن سلام الكوفي. حدثنا زهير بن معاوية الجعفي عن أبي إسحاق، عن عبدالله بن معقل، عن عدي بن حاتم ؛ قال: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول:

 "من استطاع منكم أن يستتر من النار ولو بشق تمرة، فليفعل".

 

[ش (بشق)  الشق بكسر الشين، نصفها وجانبها].

 

{66}

Bize Avn b. Sellâm El-Kûfi rivayet etti. (Dediki): Bize Züheyr b. Muâviyete'l-Cu'fi, Ebû İshâk'dan, o da Abdullah b. Mâ'kîl'den, o da Adiyy b. Hâtim'den naklen rivayet etti. Adiyy: Ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«Sizden her kim cehennemden velev yarım hurma tanesiyle korunabilecekse hemen bunu yapsın.» buyururken işittim, demiş.

 

 

67 - (1016) حدثنا علي بن حجر السعدي وإسحاق بن إبراهيم وعلي بن خرشم  (قال ابن الحجر: حدثنا. وقال الآخران: أخبرنا عيسى بن يونس) حدثنا الأعمش عن خيثمة، عن عدي بن حاتم ؛ قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم:

 "ما منكم من أحد إلا سيكلمه الله. ليس بينه وبينه ترجمان. فينظر أيمن منه فلا يرى إلا ما قدم. وينظر أشأم منه فلا يرى إلا ما قدم. وينظر بين يديه فلا يرى إلا النار تلقاء وجهه. فاتقوا النار ولوبشق تمرة". زاد ابن حجر: قال الأعمش: وحدثني عمرو بن مرة عن خثيمة، مثله. وزاد فيه "ولو بكلمة طيبة". وقال إسحاق: قال الأعمش: عن عمرو بن مرة، عن خثيمة.

 

[ش (ما منكم من أحد) أي ما أحد منكم. (ترجمان) بفتح التاء وضمها، هو المعبر عن لسان بلسان. (أيمن منه) أي إلى جانبه الأيمن. (أشأم منه) أي إلى جانبه الأيسر].

 

{67}

Bize Aliyy b. Hucr Es-Sa'dî ile İshâk b. İbrahim ve Alî b. Haşrem rivayet ettiler. İbni Hucr (Haddesena), ötekiler (Ahberane) tâbirini kullandılar. (Dediler ki): Bize îsâ b. Yûnus haber verdi. (Dediki): Bize A'meş, Hayseme'den, o da Adiyy b. Hâtim'den naklen rivayet etti. Adiyy şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

 

«Sizden hiç bir kimse yoktur ki, Allah onunla konuşmasın. (Hem) aralarında tercüman da bulunmayacaktır. Sağ tarafına bakacak (âhirete) gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecek, sol tarafına bakacak: Gönderdiklerinden başka bir şey göremiyecek. Önüne bakacak-. Yüzünün karşısında cehennemden başka bir şey göremiyecektir. Binâenaleyh yarım hurma ile bile olsa cehennemden korunun.»buyurdular.

 

İbni Hucr şunu da ziyâde etti: «A'meş Dediki: Bana Amr b. Mürra, Hayseme'den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. O, bu hadîste ziyâde olarak (Velev ki güzel bir kerime ile olsun.) ibaresini rivayet etmiş.»

 

İshâk da: «A'meş, Amr b. Murra'dan, o da Hayseme'den naklen rivayet etmiş.»

 

İshâk da: «A'meş, Amr b. Murra'dan, o da Hayseme'den naklen rivayet etti; dedi.» şeklinde rivayette bulundu.

 

 

68 - (1016) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، عن عمرو بن مرة، عن خيثمة، عن عدي بن حاتم. قال:

 ذكر رسول الله صلى الله عليه وسلم النار فأعرض وأشاح. ثم قال "اتقوا النار". ثم أعرض وأشاح حتى ظننا أنه كأنما ينظر إليها. ثم قال: "اتقوا النار ولو بشق تمرة. فمن لم يجد، فبكلمة طيبة". ولم يذكر أبو كريب: كأنما. وقال: حدثنا أبو معاوية. حدثنا الأعمش.

 

[ش (وأشاح) المشيح الحذر والجاد في الأمر. وقيل: المقبل إليك المانع لما وراء ظهره. فيجوز أن يكون أشاح أحد هذه المعاني، أي حذر النار كأنه ينظر إليها. أو جد على الإيصاء باتقائها، أو أقبل إليك في خطابه أو أعرض كالهارب. وقال الخليل وغيره: معناه نحاه وعدل به].

 

{69}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Kureyb rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da Amr b. Murra' dan, o da Hayseme'den, o da Adiyy b. Hâtim'den naklen rivayet etti. Adiyy şöyle demiş:

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cehennemi zikrederek yüzünü çevirdi ve korundu. Sonra:

 

«Cehennemden korunun.» buyurdu. Sonra yine yüzünü çevirdi ve korundu. Hattâ biz onu görüyor galiba zannına kapıldık. Sonra (tekrar) :

 

«Yarım hurma ile de olsa cehennemden korunun. Onu da bulamıyan (hiç olmazsa güzel) bir sözle cehennemden korunsun.» buyurdular.

 

Ebû Kureyb (gâlibâ) kelimesini zikretmedi. Ve: «Bize Ebû Muâviye rivayet etti. (Dediki): Bize A'meş rivayet etti...» dedi.

 

 

(1016) وحدثنا محمد بن المثنى وان بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن عمرو بن مرة، عن خيثمة، عن عدي عن حاتم، عن رسول الله صلى الله عليه وسلم ؛ أنه ذكر النار فتعوذ منها. وأشاح بوجهه. ثلاث مرار. ثم قال:

 "اتقوا النار ولو بشق تمرة. فإن لم تجدوا، فبكلمة طيبة".

 

{…}

Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ ile îbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Amr b. Murra'dan, o da Hayseme'den, o da Adiyy b. Hâtim'den, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki, Efendimiz üç defa cehennemi anarak, ondan (Allah'a) sığınmış. Yüzü ile de sakınmış. Sonra:

 

«Yarım hurma ile bile olsa cehennemden korunun onu da bulamazsanız (hiç ofmazsa} güzel bir sözle (cehennemden sakının.)» buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu hadisi Buhârî «Zekât» bahsinin bir-iki yerinde ve «Kitâbu'r-Rukaak»'da tahrîc ettiği gibi imam Ahmed, îbni Huzeyme ve Îbni Ebî'd-Dünyâ dahî muhtelif râvîlerden tahric etmişlerdir.

 

«Tercüman»: Başkasının sözünü tefsir ve îzâh eden kimsedir.

 

Aynî diyor ki: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in:

 

Sağına bakacak; Ahirete gönderdiği şeylerden başka bir şey göremiyecek... ilâ ahir... buyurması: Temsil kabilindendir. Çünkü insan başı dara geldiği vakit sağına soluna bakınarak yardımcı arar.»

 

Bâzıları: Bundan murâd: Kaçacak yol araması olabilir. Cehennemi gören kimse ondan kurtulmak için kaçacak bir yol arar fakat Allah'ın takdir buyurduğu cehennem yolundan başka bir şey göremez.» demişlerdir.

 

Eşâha kelimesinin mânâsı hakkında bir çok sözler söylenmiştir. İmam Halil b. Ahmed ile diğer bir takım ulemâya göre bu kelime: Uzaklaştırdı, çevirdi; mânâlarına gelir. Ekser-i ulemâya göre: Korundu ve bir işte ciddiyet gösterdi, demektir.

 

Bâzıları: gelen; diğer bâzıları: Kaçan, mânsına geldiğini; bir takımları da: Arkasındakine mâni olarak, sana doğru gelen, demek olduğunu söylemişlerdir.

 

Nevevi’ye göre: Burada bu mnâların hepsi kastedilmiş olabilir. Yâni Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sanki cehennemi görüyormuş gibi korunmuş yahut cidden îzâha çalışmış veya konuşarak muhatabına yönelmiş yahut kaçan kimse gibi çekinerek cehennemden korunmayı tavsiyede bulunmuştur.

 

Güzel sözden murâd: Nasihat ve tâlim gibi şer'an tâat sayılan sözlerdir.